ÜLKEMİZDE EĞİTİM
Ülkemizdeki Eğitim-öğretimin önceki ve bu günkü durumu ve gelişmeleri üzerinde durmak istiyorum. Türkiye’de özel okullar, Millî Eğitim Bakanlığı’nın gözetimi ve denetimi altında eğitim faaliyetleri yürütürler. Bugün, özel Eğitim-öğretim kurumlarının nasıl ve kimler tarafından kurulacağı, yönetimi, denetimi, faaliyet alanları ve personel çalıştırmalarına yönelik kurallar, 2007 tarihli 5580 sayılı Özel Öğretim Kanunu’na göre belirlenmektedir. Eğitim alanında özel okullara yönelik talebin artması ile özel okulların niceliksel olarak artışı arasında paralellik kurulabilir. Eğitim alanında özel okulların niceliksel olarak artması, bu kurumların ortaya çıkışı ve yaygınlaşmasında etkili olan faktörlerin anlaşılmasının önemini ortaya koymaktadır. Özel okul, yerel veya merkezi hükûmetler tarafından işletilmeyen okullardır. Bu şekilde kendi öğrencilerini seçme hakları vardır. Bu okullarda eğitim-öğretim genellikle belli bir ücret karşılığında verilmektedir. Özel okul ve kurslar zaman zaman ülke gelinde ve kendi bünyelerinde yaptıkları sınavlar sonucunda öğrenci seviyelerini ölçmekte ve bunun sonucunda kurumları lehinde reklam yapacakları öğrencileri belirleyerek özel sınıflar oluşturarak bu öğrenciler üzerinde yoğunlaştıkları, orta ve vasat öğrencileri ise fazlaca önemsemedikleri, onları kurumun mali destek kaynakları olarak gördükleri ve bu öğrencilere hakketmedikleri halde sınavlarda yüksek puanlar vererek öğrenci ve velileri yanılttıkları LGS ve YGS sınavlarında öğrenci ve velilerin büyük hayal kırıklıklarına sebep oldukları sürekli olarak gözlenmektedir. Oysa velilerin Özel okullar tercih etmeleirinde ki sebepleri; çocuğun daha yüksek akademik standartlarla karşılaşacak olması, akademik olarak devlet okullarından daha katı olabilmesi ve çocukların belirli bir zaman dilimini bu ortamlarda geçirmesi ve disiplin konusunda daha esnek olmalar gibi birçok kriteri sayabiliriz. Peki iyi bir eğitim nasıl olmalı sorusu akla gelmektedir. İyi okul; öğrencilerin bilgi, beceri, yetenek ve gelişim alanlarını destekleyen okuldur. Bu okullarda demokratik ve hoşgörülü bir iletişim hakimdir, öğrencinin güven içerisinde olması, çok yönlü yetişmesi ve öğrenme stiline uygun eğitim alması önceliklidir. Kaliteli eğitim Belçikalı Education International’a (EI) göre kaliteli eğitim öğrencinin cinsiyet, ırk, etik, sosyo-ekonomik statü veya coğrafik lokasyonuna bakmaksızın sosyal, duygusal, ruhsal, fiziksel ve kavramsal gelişmesine odaklanarak yapılır. Eğitim verimliliğine okul binalarının mimarî tarzı, inşaat kalitesi, hijyenik durumu, fizikî mekân rahatlığı tesir etmektedir. Estetik görünümlü, geniş bahçeli, spor tesisli, havadar, sağlık şartlarına uygun her türlü gürültü den uzak okul binaları eğitim kalitesine olumlu tesir edecektir. Eğitimin 4 temel işlevi vardır; bir eğitim programının işlevleri; toplumsal/sosyal, bireysel (bireyi geliştirme), ekonomik ve siyasal işlevler başlıkları altında ele alınabilir. Eğitimin 4 temel amacı Bu açıklamaların ışığında eğitimin amacı birey açısından bakıldığında, “bireye kişilik kazandırmak”, “bireyde demokrasi bilincini oluşturmak ve geliştirmek” ve “bireyin yaşama ve topluma uyum yeteneğini geliştirmek” olarak özetlenebilir. Türk Eğitim sistemimizin en önemli sorunu sistemsizliğin kronik olarak bir sisteme dönüşmesidir. Hükümetten hükümete, hatta bakandan bakana her geçen gün farklı politikalar uygulanması eğitimimizi zaafa uğratmakta. Bu durum ise sisteminin en büyük sorunudur. Türkiye’de özel okullarda yaklaşık 160.000 öğretmen çalışmaktadır. Öğretmenlerin maaşları ve iş güvenceleri ile ilgili de ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Asgari ücretle çalıştırılan, iş güvencesi olmayan öğretmenlerin dramlarını eğitim çevrelerinde duymak ve görmek mümkündür. Özel okullarda çalışan öğretmen ve yöneticilerin ücretleri devlet kurumlarında çalışan öğretmenlere göre daha düşüktür. Ücretleri düşük olan öğretmenler çareyi, merdiven altı bürolarda özel dersler vererek görmektedirler. Devlet okullarından emekli olan öğretmenler ve okul müdürleri, özel okullarda düşük ücretlerle çalışmaları; istemeyerek de olsa bir şekilde özel okullardaki düşük ücretle öğretmen çalıştırma politikasına destek vermiş olmaktadırlar. Özel okulların zincir market sistemiyle isim hakkını kullandırarak ticari amaçlı yüksek ücretlerle tekelleşmeleri yerine, eğitimsel nitelik ve standartlarını geliştirerek büyümeleri için önlemler alınmalıdır.