TÜRK MİLLETİ VE ÇANAKKALE
Tarih sahnesine çıkığı dan itibaren destanlar yazan Türk milleti belki de bunun en görkemlisini Çanakkale’de yazmıştır. Çanakkale Boğazı, dünyadaki boğazların çoğundan önemlidir. Çünkü o, Karadeniz’e açılan bir geçittir. Buradan yapılan ulaşım, Tuna, Dinyester, Dinyesper ve Don nehrinin ağızlarına, İstanbul, Oessa ve Sivastopol’e ulaşır Çanakkale boğazı kuzeydeki limanları kontrol altında tutmaktadır. Kuzeyde bulunan ülkelerin, zenginliğini ve güçlerini etkileyebiliyor. Geçmiş zamanların büyük savaşları, çoğu insanlar için değil, Boğazı kontrol altında tutmak için yapıldı. I. Dünya Savaşı’nda, İtilaf kuvvetlerinin de Çanakkale seferi ve hareketi bu amaca yönelikti. Türk-Alman ortak cephelerinde cereyan eden savaşlardan biri de 1915-1916 Çanakkale Harbi’dir. Fakat Çanakkale Savaşı, gerek muhtevasında ve gerekse günümüzdeki güncelliğinden dolayı Türk-Alman ilişkilerinin en önemli ve sembol hâdiselerden biri olarak zihinlerde yer edinmiştir. İtilaf Devletleri, Çanakkale’de cephe açmalarının temel nedenlerden biri, boğazları düşürmek böylece hem Osmanlı savaş dışı kalacak hem de mali kriz içindeki Rusya’ya yardımcı olunacaktı. Bunu da başarmanın en kolay yolunun İstanbul’u işgal etmek olduğunu bilen İtilaf güçleri, bu niyetle Çanakkale önlerine gelmişlerdir. Çanakkale Zaferi dünyaya, Türk’ün tükendiği sanılan gücünün henüz tükenmediğini, artık tarihi misyonunu tamamladığını sandıklan Türk’ün, şartlar ne kadar zor olursa olsun, daha çok şeyler başarabilecek güç ve inanca sahip olduğunu göstermiştir. Karşımızdakiler bir devletin çöküşü ile milletin inanç ve gücünün çöküşünün farklı şeyler olduğunu burada anlamışlardır. Türk’ün devleti çökebilir ama kendisi çökmez. Dünya sahnesindeki rolünü bırakmaz. İşte Çanakkale Zaferi bunun için önemlidir. Çanakkale Savaşı Türk Milleti’nin varlık yokluk mücadelesinin verildiği bir savaştır. Bu bağlamda Çanakkale Savaşı’nı salt bir silahlı mücadele olarak değil askeri, tarihi, siyasi, lojistik ve pek çok yönden önemli sonuçların ortaya çıktığı bir savaş olarak ele almak daha doğru olacaktır. Çanakkale Savaşı ile Türk Milleti’nin bir ruhunun ortaya çıkması, özgüveninin sağlanması açısından son derece önemlidir. Ayrıca uzun zamandır kaybetmekte olan bir milletin moralinin düzelmesi anlamında da çok önemli bir gelişme olmuştur. Çanakkale, Türk milletinin tarihi bir direnişi, destanlaşan baş kaldırışı ve emperyalist devletlerin kanlı emellerini alt üst eden stratejik bir silkinişidir. İnancın, ulusal duruşun, zamanın gelişmiş silahlarına karşı koymasıdır. Sömürgeci heveslerin, zulüm ve eziyeti rehber edinen düşmanların, kıyılarımıza kadar getirdikleri kanlı hesaplar, Türk askerinin fedakârlık ve cesaretle yaptığı tabyalara ve siperlere çarparak sonuçsuz kalmıştır. Çanakkale Zaferi, ayağa kalkan millet iradesinin, bağımsız yaşama dışında hiçbir seçeneği olmayan Türk Milletinin somutlaşmış duruşudur. Türk milletinin her bireyinin kökeni, yöresi ve mezhebi ne olursa olsun, Çanakkale’de yürekleri buluşmuş ve birlikte şehit düşmüşlerdir. Yedi düvele karşı savaşan askerlerine ölmeyi emreden Mustafa Kemal’in ve dönmeyi aklından bile geçirmeyen nice kınalı kuzunun manevi hatırası ve mirası sayesinde bağımsızlığımız korunmuştur. Çanakkale Zaferi aynı zamanda Kurtuluş Savaşının ilham ve esin kaynağı olarak geleceği aydınlatmış, son vatanımızın tek dişi kalmış canavarlara asla bırakılmayacağı kanıtlamıştır. Çanakkale Zaferi bütün insanlığın tanıklığında, Türk milletinin varlığına ve yaşama hakkına el uzatanlara karşı anıtlaşan ruhuyla kazanılan zaferin, şeref ve ulusal onur savunmasının zirve noktasıdır. Çanakkale Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri ve şu nedenlerle Türkler için büyük bir öneme sahiptir. Milli Birlik ve Beraberlik: Çanakkale Savaşı sırasında Türk milleti, farklı etnik ve kültürel kökenlerden gelen insanların bir arada savaşarak, ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü için kenetlendiği bir dönemi yaşadı. Türklerin bir millet olarak güçlü bir şekilde ayakta kalabileceğini gösterdi. Çanakkale Zaferi, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasına karşı verilen bağımsızlık mücadelesinin önemli bir safhasıydı. Bu zafer, Türklerin yabancı güçlere karşı direnme azmini ve kararlılığını ortaya koydu. Türk Milletinin savunma ve direniş ruhu, Çanakkale’de kazanılan zafer, Türklerin, tarihte benzeri görülmemiş zorluklara ve sayıca üstün düşman kuvvetlerine karşı nasıl başarılı bir savunma ve direniş sergileyebileceğini gösterdi. Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği liderlik ve başarı sayesinde Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin gözünde önemli bir figür haline geldi. Bu zafer, Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda önemli bir basamak oldu. Her yıl yabancı ülkeler Çanakkale’ye gelir. Özellikle Avustralya ve Yeni Zelanda, 25 Nisan’ı Anzak Günü olarak kabul eder ve bu tarihte Çanakkale’deki anma törenlerine katılır. Çanakkale’yi ziyaret etmek, bu ülkelerin vatandaşları için atalarının yaşadığı zorlukları ve fedakârlıkları anlamak ve hatırlamak adına önemlidir. Çanakkale Savaşı’nın ardından geçen yıllar, düşmanlık ve çatışmanın yerini barış ve dostluğa bıraktı. Dünyada eşi benzeri görülmemiş çetin ve kanlı bir savaşa sahne olan, toprağın her zerresinin şehit kanlarıyla sulandığı, metre kareye tam 6 bin merminin düştüğü, bir toplumun millete dönüştüğü büyük Çanakkale Zaferi’nin 109. yılını yaşıyoruz. Tarih olayları yazar; kahramanlar ise tarihi… Birkaç dakika içerisinde öleceğini bile bile en ufak bir tereddüt dahi göstermeden ileri atılan ve şahadete koşan Çanakkale kahramanları, Türk milletine biçilen kefeni parçalayıp atarak tarihi yeniden şenlendirdiler; Türk tarihini kanlarıyla yazdılar. Her şeyin bitti sanıldığı yerde “Türk milleti son sözünü söylemeden hiçbir şey bitmez” dediler. Çanakkale’nin kahramanları, umudun bittiği yerde imanın; gücün tükendiği yerde azmin; silahın olmadığı yerde yüreğin her türlü olumsuzluğu yenebileceğini ispat ettiler. O şehitler ki, ellerinde Kur’an, son Peygamber kılavuz, öğünleri kuru ekmek, katıkları bir yudum su, parolaları vatan, işaretleri namustu. Minnet ve şükranla anıyoruz