Parkinson Hastalığında Erken Teşhis Önemli

Parkinson hastalığında erken teşhis önemli

Titreme ve hareket kısıtlılığıyla seyreden Parkinson hastalığının geçmişi 200 yıl önceye dayansa da hala çözümü bulunamadı. Ancak erken evrede koyulan teşhis sayesinde hastaların yaşam kalitesini artırmak mümkün. Parkinson, merkezi sinir sistemi bozukluğu ile ortaya çıkan nörolojik bir hastalık. Daha çok 60 yaş üzeri bireylerde rastlanıyor. Dünya genelinde 10 milyonu aşkın insan, Türkiye’de ise 200 bin kişi bu hastalıktan muzdarip… Titreme ve hareket kısıtlılığıyla seyreden hastalık, ilk defa 1817’de James Parkinson adlı İngiliz doktor tarafından tanımlandı. Erken teşhisin büyük önem taşıdığı hastalığa dikkat çekmek için 11 Nisan “Dünya Parkinson Günü” ilan edilerek farkındalık çalışmaları yapılıyor. 60’lı yaşlardan sonra ortaya çıkıyor “Parkinson titreme ve hareket azlığı gibi belirtilerle ortaya çıkan bir hastalık” diye sözlerine başlayan Doç. Dr. Şenol, “Genellikle 60’lı yaşlardan sonra çıkıyor. Ancak en fazla 40-70 yaş arası görülüyor. Fakat çok genç hastalarımız da var. Hastaların yaklaşık yüzde 5 ila 10’u 40 yaşın altında” şeklinde konuşuyor. Erkeklerde kadınlara göre yaklaşık 2-3 kat fazla Parkinson görüldüğünü, hastalıkta genetik etkinin yüzde 10 olduğunu. Kuyu suyu içenlerde ve özellikle tarım alanlarında yaşayanlarda riskin daha yüksek

Nedeni dopamin eksikliği

Parkinson beyinde hücrelerin birbiriyle haberleşmesini sağlayan “dopamin” adlı maddenin eksikliğinden kaynaklanıyor. “Hareket yavaşlığı, yürüme zorluğu, ayak sürtme, kolda kasılma, bacakta kasılma, vücudun öne doğru eğilmesi gibi hareket zorlukları hastalığın motor belirtileri olarak öne çıkıyor.”

Hastalığın bir de hareketle ilgili olmayan belirtileri

“Koku alamama, koku alma azlığı, idrara sıkışma, idrar kaçırma, kabızlık, rüyalarda canlı hareketlilik, yani REM uyku bozukluğu olabiliyor. Koku alma bozukluğu hastalıktan yaklaşık 3-5 yıl önce başlayabiliyor. Yine REM uyku bozukluğu da hastalıktan 10-15 yıl önce görülebiliyor.”Peki, bu hastalığın teşhisi nasıl yapılıyor? “Parkinson tanısı klinik muayeneyle koyuluyor. Hastalar özellikle titreme, hareket azlığı, yüzde mimiklerin azalması, yazıda küçülme hatta ayak sürtmesi gibi şikâyetleri olunca doktora başvuruyor. Kanda ya da beyin MR görüntülemesinde genellikle bir şey çıkmıyor. Nörologlar muayene sonucunda bu tanıyı koyabilir.” İstirahat sırasında ortaya çıkan titreme kuşkusuz akla ilk Parkinson’u getiriyor. Ne var ki hastaların yüzde 30’unda bu titreme olmayabiliyor. Yine çay ve kahve tüketenlerde de Parkinson’a daha az rastlandığına dikkat çekiyor.

Yaşam kalitesini artıran tedavi uygulanıyor

Hastalığın henüz kesin bir çaresi bulunamasa da bu konuda çalışmaların yoğun olarak devam ettiğini, “Hastalığı ortadan kaldıracak tedavilerle ilgili şu anda dünyada Faz 2 ve Faz 3 çalışmaları devam ediyor.  Henüz hastalığı tamamen iyileştirecek bir çözüm bulunamasa da hastaların yaşam kalitesini artıran bir dizi tedavi uygulanıyor.

“Egzersiz ilaç kadar önemli”                          

Parkinson’un ölümcül bir hastalık olmadığı “Uzun seyirli bir hastalık… Benim takip ettiğim 30 yıllık hastalar var. Burada önemli olan ilaçları düzenli kullanmak ve egzersiz yapmak. Egzersiz bu hastalıkta ilaç kadar önemli. Hastaların mutlaka günde en az 20 dakika egzersiz yapmasını öneriliyor. Egzersiz pek çok hastalık için önemli olsa da Parkinson’da daha da önemli. En kolay ve sürekli yapılabilecek egzersiz ise yürümek… Günlük 20 dakika yürümek ilaç kadar etkili oluyor. Çünkü dopamini ve mutluluk hormonunu artırıyor.” bu hastalıkla genç yaşlarda karşılaşanlara öner ise çalışma hayatını mutlaka devam ettirmeleri yönünde. Yine hastaların bol su içmesi ve lifli besinleri tüketmesi de tavsiyeleri arasında yer alıyor.


Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version