EĞİTİMİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ (IV)

EĞİTİMİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ (IV)

Öğretmen Yetiştirme Sistemimizin Dünü ve Bugünü

Eğitim sistemimizde öğretmen yetiştiren kurumlar MEB’e bağlı olarak hizmet verdikleri yıllarda önemli görevler ifa etmişlerdir. Özellikle öğrencilerin ilkokul sonrası, daha sonra ortaokul sonrası seçme sınavları ile öğretmen yetiştiren kurumlara alınması doğru kişinin/kişilerin öğretmen olmasının yolunu açmıştır. Genellikle yatılı olan öğretmen yetiştiren bu kurumlara öğrenciler, 1975 yılına kadar, her alan için ayrı hazırlanmış olan özel yetenek testleri, yazılı sınav ve öğretmenliğin gerektirdiği kişilik özelliklerini ölçmeyi hedefleyen mülakat sınavı ile alınmıştır. Bunun yanında adayın geldiği okulun öğretmenler kurulunca uygun görülmek, ortaöğretim öğretmenliği için belli bir süre ve başarılı ilkokul öğretmenliği yapmış olmak, mesleki ve teknik öğretim için adaylarda iş ve sanayi tecrübesinin olması gibi önemli kriterler aranmıştır.1980’li yıllara kadar öğretmen yetiştiren programlara öğrencilerin alt eğitim kademelerinden yukarıda belirtildiği şekilde, seçilerek gelmesi ve seçkin öğrencilerin devam ettiği öğretmen okulları destansı hizmetler ortaya koymuştur. Bu yöntemle eğitim sisteminin beklediği kaliteli öğretmenin yetiştirilmiş olduğu gözlenmiştir. Diğer taraftan özellikle 1970/1980 arası okullarda yaygın olarak yaşanan anarşi (sağ-sol) ve terör hareketleri öğretmen yetiştirme sistemini olumsuz yönde etkilemiştir. Anarşinin beslediği olumsuzlukların ardından gelen 1980 askeri darbesi sonrasında çıkarılan bir yasa (2547 sayılı kanun)  ile öğretmen yetiştiren kurumlar YÖK’e bağlanmış ve sınıf öğretmenliği iki yıllık eğitim yüksek okullarından, ortaokul ve lise dengi okullar için ihtiyaç duyulan öğretmenler ise dört yıllık eğitim fakültelerinden yetiştirilmeye başlanmıştır. 1990’dan itibaren de sınıf öğretmenliği de dört yıla çıkarılmıştır. Ardından bu okullar da 1992 yılında eğitim fakültelerine bağlanmış ve sınıf öğretmenliği bölümü hâline getirilmiştir.1989 yılında sınıf öğretmeni yetiştiren programların süresinin 4 yıla çıkarılması ve 1992 yılında da Eğitim Fakülteleri bünyesinde bölüm haline getirilmesi bir başka sorunu gündeme getirmiştir. Önceden 2 yılda yetişen ilkokul öğretmeni, bu değişiklikle 4 yılda yetişmeye başlamış ve bu süreçte Sınıf Öğretmeni açığı meydana gelmiştir. (http://www.ogretmenlersitesi.com). Pedagojik formasyona bakılmaksızın Talim ve Terbiye Kurulu’nda “…Sınıf öğretmeni açığını kapatmak için lisans mezunları arasından ayrım gözetmeksizin atama yapılması yönünde karar alınmıştır. Bütün lisanslar (veteriner, ziraat, hukuk, siyasal, fen fakültesi vb.) kabul edilmiş olsa da özellikle ziraat fakültesi mezunu oldukça fazla sayıda gencimiz diğerleri gibi bu haktan faydalanarak sınıf öğretmeni olmuştur.” A. Kadir Yılmaz, kimleri öğretmen yaptık/yap(a)madık? (1926 – 2019) bilgiler Prof.Dr. Ali YILDIRIM’la yapılan mülakattan alınmıştır.  “Eğitim fakültelerinde meslek bilgisi dersleri eğitim bilimlerinin temel alanlarından (Eğitim Yönetimi, Program Geliştirme, Eğitim Felsefesi, Eğitim Sosyolojisi, Eğitim Psikolojisi, vb.) oluşmaya ve öğretmenlik uygulaması ise giderek daralan ve külfet olarak görülen bir boyut haline gelmeye başladı. Diğer taraftan alan bilgisi derslerinin kimler tarafından ve hangi kapsamda verileceği konusu Eğitim Fakülteleri ile Fen Edebiyat Fakülteleri arasında bir çatışma alanı haline geldi ve bu süreçte alanın öğretimi ile ilgili yöntemler ve süreçler göz ardı edildi. Bunun yanında öğretmen eğitiminde eğitim fakültesi dışındaki fakültelerin rolü, programların süresi, pedagojik formasyon programları, programlar arası geçişler gibi çok sayıda tartışmalı konu öğretmen yetiştirmede nitelik sorununun ikinci planda kalmasına neden oldu…”“1993-1999 yılları arasında Dünya Bankası finansmanı ile yürütülen ve eğitimin birçok boyutuyla ilgili kapsamlı yenilikler öngören Milli Eğitimi Geliştirme Projesi çerçevesinde öğretmen eğitimi konusu da ele alındı ve 2 yıllık bir araştırma ve geliştirme çalışması sonucu yeniden yapılandırılan programlar 1998 yılında uygulanmaya başlandı. Öğretmen eğitimi programlarına yeni bir anlayış ve köklü bir takım değişiklikler getiren bu yapılanma aslında öğretmen eğitiminde kuram ve uygulama arasındaki dengeyi bulma ve alan bilgilerini alana özgü öğretim yöntemleri ile birleştirme çabasının bir yansıması olarak görülebilir.”

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version