MEDENİYET ADI ALTINDA YOZLAŞMA
Bu günkü yazımda ülkemizde medeniyet adı altında hızlı bir biçimde acayip giyim ve kuşamda bir takım dönüşümlerin olduğuna şahit oluyoruz. Bu durum Türk örf, adet ve geleneklerine hiç mi hiç uymuyor. Bir durumdan dolayı 2021-2023’ün Eylül ayına kadar İzmir’de bulundum, burada gördüğüm manzara gençlerin hal ve hareketleri başta olarak giyim tarzlarında da örf, adet ve geleneklerimize uymayan tarzdaki giyim kuşamlarına şahit olmuşuzdur. Gözlemlediğim kadarı ile bizim toplumumuza yakışmayan genç kızlarımızın göbeklerini açacak şekilde giyinmeleri toplumuzda pek görülen bir durum değildir, ancak son günlerde bu durum bir moda haline geldiğine şahit oluyoruz. Şu an Kayserde yaşıyorum Kayseri kültürümüzün yaşatıldığı yerlerden biridir ve burada da bu moda ne yazık ki kendini yavaş yavaş göstermeye başladı. Özellikle genç kızlarımızın bu durumdan etkilendiklerini görüyoruz. Peki yozlaşma ne demek TDK sözlükte şöyle tarif edilmektedir: Bireyin ya da toplumun öz değerlerini unutup başka ülkelere ait değerleri benimsemesine yozlaşma denir. Yozlaşma, toplumsal düzenin aksamasına ve bireylerin hem kendilerine hem de içinde yaşadıkları topluma karşı yabancılaşmasına neden olur. Günümüzde bu kelimenin yerine daha çok ”dejenere olmak” sözcüğü kullanılmaktadır. Göbeklerini açacak şekilde bir erkek giyinmiş olsa toplumda anında linç durumu ile karşı karşıya kalır ve tacizcilikle suçlanır. Aynı zamanda erkek ve bayanlarda yine son dönemlerde vücutlarının çeşitli yerlerine döğme yaptırmaları da bir modaya dönüştü ve gençler arsanda hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Kültürel yozlaşma yaşıyoruz. Başka bir ifadeyle bir milletin kültürel değerlerini kaybetmesi ve aslından uzaklaşmasıdır. Milli kültürü oluşturan ana unsurlar olarak dil, din, gelenek-görenek, sanat, dünya görüşü ve tarih sayılabilir. Bu unsurların her biri, toplumların sosyal yapılarını, dini inançlarını, edebi eserlerini, ahlaki özelliklerini, düşünce sistemlerini ve mimari yapılarını şekillendirir. Yozlaşma çeşitlerine baktığımızda ise Politik yozlaşma, Kültürel yozlaşma, Mesleki yozlaşma ve Ahlaki yozlaşma biz ülke olarak bütün bu yozlaşmaları ne yazık ki yaşıyoruz. Şimdi bütün bunların bu şekilde gelişmesi gelecekteki toplumumuzu nasıl etkileyecek ve ortaya nasıl bir nesil çıkacak. Bütün bunların sorumlusuna bakacak olursak yeni neslimize atalarımızdan aldığımız örf, adet ve geleneklerimizi tam olarak aktaramadığımızdendır. Toplum içerisinde değer karmaşası ve zamanla faydacılığın her şeyin önüne geçmesi de etik kurallarının uygulamasın etkiler. Gençlerin batı kültürüne özenmesi, yardımlaşmanın yerini çıkarcılığın ve duyarsızlığın alması, anadilin yabancı kelimelerle yozlaşması, dini bayramların özünden uzaklaşıp tatile dönüşmesi, işyeri isimlerinin yabancı kelimelerden seçilmesi. Bu durum kısaca toplumsal yozlaşma olarak adlandırılmaktadır. Tarih boyunca dünya üzerindeki medeniyetler sürekli etkileşim halinde olmuştur. Bu etkileşim ulaşım, iletişim, vasıtaları ve son olarak internet ile akıl almaz bir hıza erişmiştir. İnsani ve sosyal değerleri dikkate almayan maddi ve şekilci medeniyet anlayışı, bir çok kültürel bir kırılmayı da beraberinde getirmiştir. İşte bizim toplumumuz ve öz değerlerinden mahrum kalan insanlarımız şu an bu durumu yaşamaktadır. Kültürümüzde saygıdeğer bir konumda olan, anne, kızkardeş veya eş olarak hürmet edilen kadın, adeta bir ticari malzeme bir reklam aracı ve herşeyden daha vahimi cinsi bir obje haline getirilmiştir. Bugün ülkemizde yayın yapan gazete ve televizyonlarımızın çoğu, ne yazık ki, insanımızı enforme etmeleri, kültürel hayatımızın taşıyıcı, öğretici, eğlendirici, düşündürücü unsurları olmaları gerekirken kültürel yozlaşmanın en büyük sebebi olabilmektedirler. Çocuklarımıza geleneklerimizin, örf adetlerimizin öğretileceği, kültürel değerlerle desteklenmiş, uygulamalı bir eğitim sitemi ile geleceğimize sahip çıkabiliriz. Burada bu görev ise iktidarın uygulayacağı Milli Eğitim Politikası ile mümkün olacaktır.