Geleceğimiz İçin Topraklarımızı Korumak Zorundayız

Geleceğimiz İçin Topraklarımızı Korumak Zorundayız

Toprak, gıdanın temin edildiği en önemli doğal kaynaktır.  Gıdamızın %95’i doğrudan ya da dolaylı yollarla topraktan sağlıyoruz. Sağlıklı ve kaliteli gıda ancak kirlenmemiş topraklarda yetişir. Topraklar dünyadaki biyo çeşitliliğin dörtte birini bünyesinde barındırır. Karbon döngüsünde önemli rol oynayarak iklim değişikliğiyle mücadele ve ona adapte olma konusunda da yardımcı olur. Topraklar suyu depolayarak ve filtreleyerek sellerin ve kuraklığın olmasını engeller. Toprak sınırlı bir doğal kaynaktır. Toprak, kaybedildiğinde veya bozulduğunda kısa bir sürede tekrar oluşamaz. Bir santimetre toprağın oluşması için yaklaşık 400 – 500 yıl geçmesi gerekiyor.- Anayasanın 166. maddesi planlamayı, 56. maddesi çevreyi korumayı, 44. maddesi toprağı korumayı ve toprak mülkiyetini, 45. maddesi tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemeyi, 169. maddesi ormanların korunması ve geliştirilmesini içeren bağlayıcı düzenlemeler içermektedir.- Topraklarımızı ve tarım arazilerimizi koruması gereken 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 4342 sayılı Mera Kanunu ve 6831 sayılı Orman Kanunu koruyucu hükümlerine rağmen, bazı istisnai maddeleriyle topraklarımızı korumaktan halen zorlanıyoruz. Örneğin temel gıdamız olan buğday Ekim alanları 2002 yılında 9,3 milyon hektar iken, 2022 yılında %28 azalarak 6,6 milyon hektara düşmüştür. Verimli arazilerimiz ve meralarımız, konut yapımı, sanayi, enerji ulaşım ve madencilik… faaliyetleri için kullanılmamalıdır. Bu tür yatımlara tarıma uygun olmayan araziler tahsis edilmelidir. İllerde kanun gereği kurulan “Toprak Koruma Kurulu” nun üye sayısı azaltılmalı ve Kurul Başkanı Tarım ve Orman İl Müdürü olmalıdır. Kurul üyeleri ise meslekten gelen kişilerden oluşmalıdır. “Kamu yararı” tanımı günümüz şartları dikkate alınarak yeniden yapılmalıdır.- 11. Kalkınma Planında (2019 – 2023) ifade edilen “Tarım arazilerinin tarım dışı amaçlı kullanım baskısını azaltacak düzenlemeler tamamlanacak ve denetimler artırılacaktır. Tarım arazilerinin korunması, etkin kullanımı ve yönetimi sağlanacaktır” denilmişti. Bu tavsiyeye titizlikle uyulmalıdır.- Toprak çok uzun sürede oluşan, kısa sürede kayıp olan değerli ve yaşam için gerekli olan kıt bir kaynaktır. Tarım arazilerine yönelik yapılaşma/betonlaşma girişimlerinin uzun yıllardır devam etmesi geleceğimiz için vahim bir durumdur. Oysa, toprakların korunması gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelecek için büyük önem taşımaktadır. Tam da bugünlerde dünyada gıda krizini somut olarak yaşarken bizleri doyuran, doğaya ve canlılara ev sahipliği yapan, kucak açan toprağa saygı her toplumun sosyolojik ve kültürel açıdan temel önceliklerinden biri olmalıdır.- Ne var ki; erozyon ve benzeri doğal kayıp süreçlerinin yanında, toprağa yeterince değer vermeyen bazı uygulamalar nedeniyle topraklarımız son 50 yılda ciddi sorunla karşı karşıya kalmıştır. Sorun, tarımsal işletmelerin küçük, parçalı ve dağınık olması, eğimli arazilerin arazi kullanım yeteneklerine uygun kullanılmaması nedeniyle erozyona, sel baskınına, toprak kaymasına uğraması, toprakların sanayi, karayolu, madencilik faaliyetleriyle kirletilmiş olması sonucu yaşanan göç ve sağlıksız kentleşme; orman, mera alanlar ve gen kaynakları gibi doğal varlıkların hızla yok olması sonuçları ortaya çıkarıyor. Şüphesiz ülkemizde sanayi, ulaşım, madencilik, enerji… vb. sektörler de önemlidir. Bu tür faaliyet alanları için tarıma uygun olmayan yerler tahsis edilmelidir.- Fethedip mülk edindiğimiz Topraklarımızı, “ toprak ana ” şefkati ile korumak ve geliştirmek temel görevimiz olmalıdır. Çanakkale boğazı yamaçlarında yazılan ” Çanakkale Geçilmez” şiiri ne güzel anlatmış.

Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın bu toprak

Bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sesiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

– Açlığın, yoksulluğun, eşitsizliklerin yaşandığı bir dünyada, ülkemiz sahip olduğu zengin toprak varlıklarını çok iyi korumak ve geleceğe aktarmak zorundadır. Toprak ve su gibi temel varlıklar sadece ülkelerin ve o ülkede yaşayan insanların değil, tüm canlıların ortak malıdır. Bundan dolayı da bu üretim faktörlerini korumak, sürdürülebilir kullanımını sağlamak ve insanoğlunun hor kullanımından alıkoymak herkesin ortak sorumluluğundadır.- Toprak yaşayan doğal canlı bir varlıktır. Çağımız insanı, hem toprak kayıplarını hızlandırmakta hemde bunun faturasını ödemek durumunda kalmaktadır.- Aşık Veysel “Benim Sadık yarim kara topraktır” Mevlana ise” Topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Mühim olan, çamurlaşmamak” sözleri ile toprağın önemini ifade etmiştir.

(Alıntı)

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top