EMPATİ YAPIYORMUYUZ

Empati kelimesinin genel geçer bir tanımı bulunmamaktadır. Kaynaklar empatinin tam olarak ne ifade ettiğiyle ilgili değişik bilgiler sunmaktadır. Fakat kısaca özetlemek gerekirse; empati bir kişinin kendisini duygu ve düşüncelerinden soyutlayarak bir başkasının inançlarını, arzularını ve özellikle duygularını farkına varabilme ve anlayabilme yeteneğidir. Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine “empati” adı verilir.
Empati kurabilen kişiler; yaşamın, koşulların, zamanın ve insanların değişime açık olduğunun farkındadır, bu nedenle bir ideolojiye, fikre ya da ön yargıya körü körüne bağlı kalmaktan kaçınırlar, ateşli savunmalara girmek yerine, her fikrin antitezini dinlemeye ve olaya bir de karşı taraftan bakmaya çalışırlar.
Empatinin tam tersi ise :“Antipati, Empatinin tam tersi bir durumdur. Ortak eşgüdümlemeden uzak, dahası tam tersi düşünce hal ve davranışlar içerisinde uzlaşmazlık durumudur. Empati yoksunluğunun arka planında da narsisizm vardır. Kendilerini, egolarını önemli görürler bu kişiler her eleştiriyi tehdit gibi algılarlar. Hayır dendiği zaman sanki kişiliğine hayır denmiş gibi algılarlar. Her şeyin kendi şartlarına uygun olmasını isterler. Kişi karşısındakini o kadar iyi anlar ki onun gibi hissetmeye başlar, kendini onunla özdeşleştirir. Siz karşınızdaki insana tüm coşkunuzla bir şeyler anlatırken onun aslında sizi dinlemediğini fark ettiğiniz oldu mu? Empati becerisini geliştirmeyi başarmış insanlarla bir aradayken bu durumu yaşamazsınız, çünkü empati kurabilen insanlar, ciddiye ya da dikkate alınmamanın ne kadar sinir bozucu bir his olduğunu bildikleri için bu hissi başka kişilere yaşatmamaya özen gösterirler. Elbette her insanın zihninin dağınık ya da fazla dolu olduğu günler olabilir. Ancak empatik insanlar, böyle durumlarda da sizden izninizi rica ederek durumu açıklar ve daha sağlıklı bir iletişim kurabilecekleri zaman yeniden konuşmak isterler.
Kendini başka insanların yerine koyarak düşünebilmek, son derece değerli ve uygulaması zor bir bakış açısıdır. Çünkü başka insanların derdini, üzüntüsünü, kızgınlıklarını ve kırgınlıklarını da içselleştirmeniz gerekir. Bu nedenle empati kurabilen insanlar, kuramayan kişiler tarafından zaman zaman fazla hassas ya da duygusal olmakla itham edilebilir. Ne var ki, hassas ya da duygusal olmak zaten bir suç değildir. Esasen onlarınki aşırı duygusallık ya da hassasiyet değil, farkındalık ve samimiyettir. Ağlayan bir kişiyi görünce yanına gidip neden üzgün olduğunu sorup ona destek olmak, Yoksul kişileri gördüğümüzde empati kurup kendimizi onların yerine koyup onlara yardımcı olmak, Birinin çok üşüdüğünü görmek ve kendini onun yerine koyup o kişiye yardım etmek gibi durumlar artık yavaş yavaş kayıp olmaktadır, bu örnekleri çoğaltabiliriz sosyal medyada kişiler adeta birbirlerinin fikirlerine saygı yerine nerde ise adeta savaş yapmaktadırlar, bu durum ise ülkemizin içinde bulunduğu (Her şeyin aşrı artması, alım gücünün azalması, işsizlik, kiraların aşırı şekilde artması v.b) durum insanlarımızı olumsuz olarak etkilemiş, insanlar artık bütün duygularını nerde ise kayıp etmiştir, kimse kimin ne yaptığı ile ilgilenmemektedir. Evde, sokakta, çarşıda, pazarda bütün insanlar duygularını yitirmiş yüzlerine baktığınızda adeta hayata küsmüş gibi birbirini anlamadan uzak ve herkes kendi dertleri ile ilgilenmekte adeta başkaları beni ilgilendirmiyor gibi duruş sergilemekteler. Bu durum ise toplum olarak psikolojimizin yeniden bir rehabiliteye ihtiyacının olduğunun göstergesidir. İktidarı ve muhalefeti ile birlikte bu görev hepimize düşmektedir.
‘Herkesi Empati kurmaya davet ediyorum’


Hüsamettin AKSUNGUR

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version