EĞİTİMİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ (II)

EĞİTİMİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ (II)

Eğitimi Düzeltmek Zor Değil, Gayet Kolay “Amerikan’ın yeniden keşfine lüzum yok.”

Milletlerin hayatında sosyo-kültürel gelişmenin ve ekonomik kalkınmanın ancak eğitimli insanlarla başarılacağı bir gerçektir. Bu sebeple insanımızın eğitimle arzu edilen nitelikleri kazanması için eğitime erişim, eğitimde kalite ve eğitimde kapasite kullanımı başlıklarında; eğitimin planlanmasından, yapılanmasına, hizmet verme biçim ve anlayışına, kullanılan eğitim materyallerine, eğitimin en önemli bileşenlerinden biri olan öğretmenin niteliklerine kadar,  eğitimin tüm süreçlerinin ve bileşenlerinin geniş bir yelpazede sorgulanması gerekmektedir.Net okullaşma oranları; Okul öncesinde (yaş gruplarına göre değişmekle birlikte) okullaşma oranı 5 yaş grubunda % 83,41’dir. İlkokulda % 95,81 -Ortaokulda % 95,40, Ortaöğretimde % 89,68, -Yükseköğretimde %44,7 olarak kayıtlara geçmiştir. Bu duruma göre, zorunlu eğitimin ilk basamağında bile okullaşmada yüz yüze ulaşılamamıştır. Aynı şekilde zorunlu eğitimin ikinci basamağı olan ortaöğretimde 753.000 öğrenci okul dışındadır. Yani eğitim kademeleri bağlamında görünen odur ki eğitime erişimde arzu edilen seviyeye ulaşılamamıştır. Eğitimde Kalite: Önceki paylaşımlarımızda eğitimin; bireyin vicdani, ahlaki ve zihni melekelerinin geliştirilmesini hedefleyen bütüncül karakterini belirtmiş ve bu manada eğitim sürecinin, bireyi çağın gerektirdiği niteliklerle donatmasını hedeflemesi gerektiğine işaret etmiştik. Bu süreçte karşılaşılan ilk sorunun eğitime erişimde (okullaşma) yaşandığını MEB’in rakamlarıyla ortaya koymuştuk. Eğitimde İkinci ve en önemli sorun “Kalite” sorunudur. Eğitimde kalite denildiğinde; öğrencinin öncelikle kendisine, ailesine, içinde yaşadığı toplumuna ve tüm insanlığa karşı sorumluluklarını yerine getirebilmesi için, bilgi çağının gereklerine uygun olarak donatılmış, problem çözme yeteneğine sahip, bilgiye erişme yollarını bilen, yüksek teknoloji ürünlerini kullanabilen, bilimsel düşünme yeteneğine haiz, toleranslı, sağlıklı kişilik ve sosyal gelişimini tamamlamasını sağlayan eğitim süreci akla gelmektedir. Tabii ki bu genel beklentiyi karşılayacak eğitim sürecinin birden fazla ögesi / girdisi vardır. Zira girdilerde (öğretmen, ders araç-gereci, fiziki alt yapı vb.)  kaliteyi sağlamadan çıktılarda kaliteyi yakalamak mümkün değildir. Kaynak (1): https://www.meb.gov.tr/2021-2022-orgun-egitim-istatistikleri-aciklandi/haber/27552/trÖğretmen YetiştirmeEğitimde genel gidişin yanlış-eksik olduğunu PİSA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sonuçları ortaya koymaktadır. En son 2018 yılı verileri; PİSA’ya katılan 79 ülke arasında Türkiye; Matematikte 43.sırada, Fende 40. ve Okuma-Anlamada 41. sırada yer bulabilmiştir. Eğitimle gelişmişlik arasında doğrusal ilişkinin olduğu gerçeğinden hareketle eğitimde 79 ülke arasında 40’lı sıralarda olan bir ülke ekonomide ilk 10’un içinde yer alabilir mi? Çok zor olsa gerek. Bu sonuç bizi ister istemez öğretmen yetiştirme sistemimizi gözden geçirmemiz gerektirdiğini ortaya koyuyor. Çünkü yapılan bir araştırma (John Hattie; öğrenmeyi etkileyen 3 temel öge; 1-%50 öğrencinin doğuştan getirdiği -hazır bulunuşluğu- yeti ve yetkinliği, 2-%30 öğretmen performansı, 3-%20 diğer -müfredat, akran öğrenmesi vb.- unsurlar.) eğitim kurumlarının, öğrenci öğrenmeleri üzerinde en etkili ögenin öğretmen olduğunu ve ıskalamaması gerektiğini ortaya koymaktadır. Öğretmen eğitimi konusunda oldukça tecrübe sahibi olan Türkiye nasıl bu noktaya geldi? Bunun tek bir cevabı yok ancak, eğitim ve okullar üzerinde hakimiyet kurma sevdasına kapılan (arka bahçe oluşturma) politikacıların bu akıl almaz tutumları ilk akla gelen kötü örneklerden. Bakın bu konuda medarı iftiharımız Nobel Ödüllü Prof.Dr. Aziz Sancar ne diyor? “… politika bilim adamlarının işine karışırsa, sonuç bilimin ortadan kalkması olur. Nitekim buna ibretlik en iyi örnek olarak, Uluğ Bey’in Semarkant’da kurduğu Gözlemevinin akibetini gösterebiliriz…” Politikacı bilim insanlarının işine karışınca Semerkant’daki bilim insanları soluğu kendilerine değer veren yerlere alıyor. Eğitim, gerçeklerin öğretilmesi değildir. Düşünmek için aklın eğitilmesidir. -Albert Einstein

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version