YANGININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
İnsanlık tarih boyunca nice doğal felâketlerle karşı karşıya kalmış, her defasında büyük can ve mal kayıpları yaşamıştır. Depremler, seller, yangınlar başlıca karşılaşılan felaketlerdir. Bu felaketlerin bazılarını belirlemek (deprem) ne zaman gerçekleşeceğini bugünkü teknoloji ile tespit etmek mümkün değildir. Buna karşın alınacak tedbirler sonucunda etkisini azaltmak mümkündür. Bu felaketler doğadan kaynaklanan durumlar olduğu gibi, diğer nedenlere bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Birçok felakete insanoğlu bilimin ışığında önemli çözümler üreterek önüne geçmeye çalışmaktadır. Bu felaketlerin sonuçları neden bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde daha ağır olmakta? Can ve insan kaybı karşılaştırıldığında manzara daha iyi anlaşılmaktadır. Kar ve kazanç hırsıyla ülke betona gömüldü ve kimse bundan rahatsız değil. Ülkemizde bilim insanlarının önerileri dikkate alınmadığı için bugünlere gelinmiştir. Depremler, seller, yangınlar ve diğer doğa olayları her zaman olacaktır. Bunlardan kaçınılmaz. Ancak geçmişte yaşanandan ders çıkarılmasa gelecekte daha fazla bedel ödersin. Son günlerde yaşanan bu tip yangınlar millet olarak hepimizi çok üzmektedir. İnsanlarımızın yangının söndürülmesi için ortada koyduğu çaba asla inkâr edilemez. Yangınla mücadele de teknolojik birikim, bilimsel yaklaşımın yanı sıra sürekli olarak halkı bilinçlendirerek ancak amaca ulaşılabilir. Söndürme yönüyle yeterli teknolojik araçlara sahip olmadığımız bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bir yangında can kaybının yüksek olmasının en önemli sebeplerinden biri binanın özellikleridir. Yangının başlamasında ve büyümesinde kullanılan yapı malzemeleri seçiminin etkili olduğu bilinmektedir. Can güvenliğine yönelik olarak, özellikle eğitim, sağlık tesisleri ile konaklama binaları gibi insanların yoğun olarak bulunduğu binaların yangın algılama, uyarma, yangın söndürme ve benzeri sistemlerle donatılması bu sistemlerin teknik mevzuata uygun yapılmasının yanı sıra bakım ve periyodik kontrollerinin düzenli gerçekleştirilmesi gerektiği çok önemlidir, bu durum kartalkaya otel yangınında bariz olarak ortaya çıkmıştır. Çıkan her yangının bir suçlusu vardır. Bu suçlu çoğunlukla kendini savunamayacak olan elektrik kontağıdır. Daha sonraki suçlamalar ise geç müdahale edilmesi, merdivenin kısa gelmesi, brandanın olmaması ve benzeri gerekçelerle itfaiye birimlerine, ruhsat ve denetimdeki yetersizlikleri ya da eksiklikleri nedeniyle de belediye ve ilgili kamu kuruluşuna yönelir. Bu tartışmalar olay unutuluncaya kadar devam eder. Her birim kendisinin suçlu olmadığını gerekli denetimlerin ya da yangına müdahalenin yapıldığını belgeleriyle sunacaktır. Yangın güvenliğinin sağlanması ve sürdürülmesinde, yapının kullanım ya da işletim aşaması da önemlidir. Binada mevcut tesisat altyapısının sabit kalmasına rağmen, bilinçsiz bir biçimde işlev değişikliği ya da kapasite artırımına gidilmesi önemli sorunlar çıkarmaktadır. Konaklama binalarının, yatak sayısına bağlı olarak otomatik söndürme sistemleriyle donatılması gerekli olmaktadır. Binada kullanılacak yapı malzemelerinin yanıcılık sınıflarına dikkat edilmeli, özellikle tavan ve duvar kaplamalarında düşük yanıcılık sınıfına sahip malzemeler kullanılmalıdır. Yoğun alev ve duman üreten mobilya ve diğer tefrişlerden kaçınılmalıdır. Bu bağlamda tasarım, yapım, denetim ve işletim aşamasında yer alan tüm paydaşlara önemli görevler düşmektedir. Ayrıca, idari birimler tarafından yangın güvenliğinin teknik boyutuna gereken önem verilmelidir. Yangın önlemlerinin can güvenliğine yönelik olduğu iyi bilinmeli, bu kapsamda verilen ruhsat ve yapılan denetim işlemleri aşılması gereken birer bürokratik engel olarak görülmemelidir. Kartalkaya’da 79 insan çığlık çığlığa yanarak can verdi. Bu acı olay üzerinden siyaset yapma kepazeliğini yapan insanlar var. Bu tutum, kepazelik arenasından çukura düşerek debelenmek değil midir?.. İnsanlığını yitirmemiş olan bir insan, sosyal medyaya bakınca midesi bulanır. Şeffaflıktır ve de Protesto Kültürünün hiçbir engele takılmadan işlemesidir. (Başka yolu yok bunun) Hani, adam, mescitte Hutbe okuyan Hz. Ömer’e: “Eğrilirsen, kılıçlarımızla seni doğrulturuz.” deyince, Hz. Ömer bu ikazı duyduğu için Allah’a şükretmiştir. Demek ki, İslam’ın temelinde/özünde: Adalet var ve de adaletle birlikte protesto da vardır. Bu büyük acıdan da bir şeyler öğreniyoruz ki; Alp MERCAN ile Yiğit GENÇBAY isimli şeref abidesi iki genç yangının ilk anında otel dışına çıkmışlar. Ancak, mahsur kalanlara yardımcı olmak, kurtarmak için tekrar içeriye girince yanarak hayatlarını kaybetmişler. Bu elim afetten dahi bir şeyler devşirmeye çalışanlara inat, hiçbir şekilde yedeği olmayan canlarını feda edenler var…“Ben de insanım” iddiasında olanlara ibret dolu, güzel bir müjde!.. İnsanî duygular hâlâ yaşıyor hem sağlam hem de dipdiri… Yani insanlık hâlâ yaşıyor. Her durumdan nemalanmaya çalışan ve her devrin adamı fırsatçılara inat insanlık yaşıyor ve YAŞAYACAK!. Bolu Kartalkaya Kayak merkezindeki bir otelde meydana gelen yangında hayatını kaybeden 79 vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz. Aziz milletimizin başı sağ olsun.