Geçmişteki bir masal gibi yaşadığımız Mahallemize Mektup
Tozlu bir yolun başında, bu yazıyı okuyanların kaleminden… Yazıyorum sana. Tozlu bir defterin kenarına, içimden eksilmeyen bir sesle… Sanki o eski bayram sabahlarının sevinciyle dolmuşum, sanki amcam az önce elini uzatıp “Gel yeğenim, anlat biraz” demiş gibi. Seninle geçen zaman, takvime sığmaz mahallem. Çünkü senin zamanın kayısı ağacı altına serilen kilimle ölçülür, Bir hasta için kapı kapı dolaşan ilaçla, Bir cenazede omuz omuza verip ağlayan komşu kalabalığıyla… Eskiden bayram telaşı olurdu Bayram gelmeden hazırlıklar başlar, arefe günü bayram gibi karşılanırdı. Günler öncesinden temizlik yapılır, tatlılar hazırlanırdı. Bayramlıklar hevesle hazırlanırdı; büyük küçük demenden, herkes yeni kıyafetle bayramı karşılardı. Herkesin yeni kıyafet alacak durumu da olmadığında, bayramlık almak da giymek de fazlasıyla kıymetliydi. Bayramlar bayramdı. Bayramlarda herkes evde misafir beklerdi. Bayramda ekmek çıkmaz; fırınlar çalışmazdı. Tek bir Bayram gazetesi çıktığından gazeteciler de bayram tatili yapardı. Şimdilerde sıradan bir gün bekler gibi karşılanıyor.Bayram sabahlarını hatırlıyor musun?. Hani daha güneş doğmadan, bütün mahalle uyanırdı ya… Ayakkabılar kapı önünde sıralanır, kız çocukları ellerine kına yakılmış parmaklarla saçlarını örerdi. Annelerimiz sabahın köründe baklava tepsilerini dizerlerdi pencere önüne. Ve çocuklar… Onlar şeker için değil, hatırlanmak için dolaşırlardı kapı kapı. En çok da yalnız yaşayan büyüklerimize uğrarlardı, sırf onların gözleri parlasın diye. Bayramı, sende yaşar, her kapıya bir gülümseme bir sevinç düşürürdü. Ama sen, sadece bayramı değil, yasları da taşırsın sessizce. Bir cenaze olduğunda tüm mahalle susardı. Kimse çağrılmazdı, herkes kendiliğinden gelirdi. Tencere tencere çorba kaynardı evlerde. Kimi tespihini çekerdi, kimi tabure taşırdı, kimi de “çocuklara bakın” diye fısıldardı. Sen, acıyı bölüştüğümüz yer oldun hep. Hiçbir gözyaşı yalnız akmadı sende. Hastalar olduğunda, Kapı eşiğine bırakılan limonatalar, tavuk suları, sabahlara dek süren nöbetler olurdu. Büyüklerden biri “iğne vurmayı bilen var mı?” diye sorar, tüm çocuk ve gençler “eczaneye kadar ben giderim” derdi. Çünkü hastalık, sadece birinin değil, hepimizin derdiydi o zaman. Bağ, bahçe… Mahallenin biraz ilerisinde, ince patikalarla ulaşılırdı bostanlara. Domatesler kızardığında kokusu sokaklara karışır, Çocuklar dut ağacına tırmanır, elleri mor mor inerdi. Senin yazların o kadar gerçekti ki mahallem, toprağı eşeledikçe çocuklar, içlerinden hayat fışkırırdı sanki. Tozlu yollarını unutmak ne mümkün… Ayakkabıların burunları beyazlaşırdı o yollarda, Ama kimse şikâyet etmezdi. Çünkü toz senin rengindi. Sen, yoksulluğun değil, sadeliğin rengini taşırdın. Düğünler ise… Senin neşeyle yoğrulduğun zamanlardı. Avlulara serilen halıların üstünde halaylar çekilir, Kadınlar kendi elleriyle sardıkları dolmaları büyük sinilere dizerdi. Davul çaldığında mahalleli düğün evine akın ederdi. Çünkü birinin düğünü, herkesin bayramıydı. Düğüne gidemeyen yaşlılar pencere kenarından usulca izlerdi olup biteni… İçinde hep bir uzaklıkla, ama bir o kadar da aitlikle… Bazen düşünüyorum… Şimdi her şey daha büyük belki, ama daha eksik. Çünkü senin kadar içten gülen bir yer görmedim. Senin kadar sessizce yas tutan, senin kadar dostça düğün kuran bir yer… Senin gibi toz kaldırıp çocukluk hatırasını göğe savuran bir sokak… Mahallem, Senin duvarların konuşmazdı ama anlardı. Senin yolların dar ama dert ortaktı. Senin taşların sertti ama içinde insanın yumuşak yanı yatardı ve biz şimdi, şehirlerin içinde unutulmuş kalbimizi ararken, Senin koynunda bıraktığımız saf halimizi özlüyoruz. O yüzden yazıyorum sana. Bir çocuk sesinin peşinden, bir dibek taşının gölgesinden, Bir bayram sabahının telaşından, bir sessiz ağlamanın omzunda yazıyorum. Sana, kalbimizle eşit olan mahalleye… Çocukluğumun geçtiği o unutulmaz, komşular, arkadaşlıklar ve hartalarımın kaldığı çok özlediğim o güzel mahalleme, Unutulmazsın. Çünkü sen, bizim en unutulmaz yanımızsın. Güzel Yurdumun güzel insanlarına geleneklerin kaybolmadığı nice güzel bayramlar dilerim.