EĞİTİMDE KALİTE
Eğitimin Dünü, bu günü ve olması gerekenler. Bilimsel anlamda her eylemin arka planında yoğun bir düşünme, verileri değerlendirme ve kurgu evresi vardır ve olmalıdır. Bunun literatürdeki karşılığı yapılacak işin-eylemin senaryosunun yazılmasıdır, yani planlama. Bizde göç yolda dizilir mantığı ile planlamaya şaşı bakıldığı veya ayakları yere basmayan projeksiyonların yapıldığı bilinen bir gerçektir. Beş yıllık planlarda belirlenen ilke, amaç ve hedeflerin gerçekleşme durumuna ilişkin bir değerlendirme yapan Sayın Hesapçıoğlu’nun verileri bu gerçeğe işaret etmektedir.
Öneri 4-MEB, YÖK, Üniversiteler, Meslek Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları ve ilgili diğer kuruluşların katılımı ile geleceğe yönelik reel sektörün ihtiyaçları doğrultusunda insan gücü planlaması yapılmalıdır. Dolayısıyla orta ve yükseköğretim kurumları da bu plana göre programlar hazırlayıp uygulamalıdır. İhtiyaç duyulmayan alanlarda yükseköğretim programı açılmamalı ve var olan ancak istihdamı yapılamayan bölümlere öğrenci alınmamalıdır.
Öneri 5-Milli Eğitim Bakanlığı Stratejik Planı (2020-2025) uygulamaları değerlendirilerek yeni stratejik plan hazırlanmalı, buna göre eğitim kurumları hazırlayacakları eylem planlarını kamuoyuna açıklamalıdır. Bu eylem planlarında belirtilecek hedefler aynı zamanda eğitim paydaşları için eğitim kurumlarının bir taahhüdü niteliği taşımalıdır.
Öneri6-Ortaöğretim, öğrencilerin yükseköğretimde hangi programlara devam edebileceklerinin kesin olarak belirlendiği bir eğitim kademesi olmalıdır. Hatta öğretmen yetiştirme programlarına gidecek olan öğretmen adayları ilköğretim kademesinden itibaren yakalanmalı ve yönlendirilmelidir. Bu bağlamda eğitim istihdam dengesi gözetilmeli ve kurulmalıdır.
Öneri 7–Mufredata/Programlara ilişkin…-Her öğrencinin bireysel farklılığı/potansiyeli dikkate alınarak öğrencilerin ilgi, yetenek ve potansitellerini keşfetmelerini sağlayan alternatifli öğretim programlarının ve ders seçeneklerinin sunulduğu eğitim ortamları oluşturulmalıdır. Müfredat ve diğer eğitim arac-gerecleri; öğrencileri araştırma ve inceleme yapmaya, akademik becerilerinin yanında sosyal becerilerini de geliştirmeye yönelik, hayata hazırlamaya yönlendirecek şekilde geliştirilip uygulanmalıdır. Eğitim programları gereksiz, geçersiz, işlevsiz ve hayatta karşılığı olmayan bilgi ve konulardan arındırılmalıdır. Veliler, ders kitaplarının dışında, onlara mali yük getirecek yardımcı ders kitabı almaya zorlanmamalidir..Öğrencilerin sosyal sorumluluk projelerinde görev almaları teşvik edilmeli ve sosyal sorumluluk becerileri gelistirilmelidir. Okulda öğrenme ortamları; sağlıklı, güvenli ve disiplin içinde, öğrenciler için cazip hale getirilmeli. Diğer taraftan öğrenme, okul sınırlılığında kalmamalı, “Okulum Türkiye” anlayışı ile öğrenmenin hayat boyu süren bir süreç olduğu anlayışı ile yürütülmelidir. Okul paydaşları arasında sürekli sıcak ve samimi işbirliği sağlanmalıdır. Okullar öğrenciler için olduğu kadar okul paydaşları ve okul çevresi için de bir kültür ve öğrenme merkezi olmalıdır.
Öneri-8-Ölçme ve Değerlendirme
- Öğrencilerin ilgi, yetenek ve potansiyellerini keşfetmelerini sağlayacak şekilde ölçme ve değerlendirme yapılmalıdır.
- Eğitimin her kademesinde uygulanan sınavlar; ezberlenmiş bilgiyi ölçen sınavlar olmaktan çıkarılıp, özümsenmiş ve kalıcı bilginin hayatta kullanımı ile cevaplandırılabilecek, eğitim taksonomisinin üst kademelerindeki analiz, sentez, değerlendirme, bilgi ve becerisini kullanma davranışlarını ölçen sınavlar olmalıdır. (Eğitim Uzmanı M.Karaşahin) Yani öğrencinin zihni (akadamik) gelişiminin yanında sosyal ve ahlaki gelişimini de ölçmek ve değerlendirmek büyük önem arzetmektedir.
- Dr. Acar Baltaş “Akademik başarı bireysel çalışma ile kazanılır ancak iş hayatında en önemli özellik ekip oyuncusu olmak ve ekibin başarısına katkıda bulunmaktır. Bunun için işbirliği yapmayı bilmek, müzakere becerini geliştirmek gibi yetkinlikler gerekir.” diyerek kişinin sosyal ve ahlaki gelişmesinin önemine işaret etmektedir.
- Bu amaçla ülkemizde eğitim kurumlarının performansını ve kaliteye yönelik çabalarını ölçecek iç ve dış değerlendirme sitemleri ve akreditasyon kuruluşları oluşturulmalıdır.
- Sağlıklı olarak tutulacak “Öğrenci Gelişim Dosyaları” esas alınarak LGS kaldırılmalıdır. Öğrencinin okul tercihinde öğretmen, veli ve öğrenci birlikte karar vermelidir. Bütün bu konuların hayata geçirilmesi sağlıklı ölçme ve değerlendirme sisteminin kurulmasına bu da doğal olarak öğretmenin ölçme ve değerlendirme konusundaki yetkinliği ve yetişmişliğine bağlı olduğu unutulmamalıdır.
Öneri–9-Eğitim yönetiminde her bir yönetim kademesinin (Okul Müdürlüğünden, Genel Müdürlüğe kadar) iş tanımı yapılmalı ve bu iş tanımında belirtilen yönetici yeterlikleri dikkate alınarak yöneticiler iş başına getirilmelidir. Yönetimde her bir birey, hiçbir referansa ihtiyaç duymadan, objektif değerlendirmelerle o kademenin gereklerini yerine getirmek koşuluyla eğitim yönetiminde en üst yönetim kademesine kadar yükselebilecek bir kulvarın var olduğunu bilmeli ve çalışana bu güven verilmelidir.
Öneri-10-Eğitim yöneticilerinin yeterlikleri yanında, bireysel performanslarının değerlendirilmesine imkân verecek performans göstergeleri de belirlenmelidir. Görevde kalma ve yükselmede çalışma performansı esas alınmalıdır.
Öneri – 11-Öğretmen Akademisi faaliyete geçirilerek eğitim yöneticisi, deneticisi ve eğitim uzmanı burada yetiştirilmelidir. Akademi aynı zamanda eğitim kurumlarının akreditasyonunu yapmalıdır. Bir başka ifade ile Akademi eğitimde kalite güvence sisteminin kurulmasını sağlayan bir kurum olmalıdır.
Öneri – 12-Eğitimde Ar-Ge birimi ve Ar-Ge veri tabanı oluşturulmalıdır.
Öneri – 13-Eğitimde kalite uygulamaları yaygınlaştırılarak iyi örneklerin ilçe/il ve merkezi düzeyde paylaşımı ve ödüllendirilmesi bir sistem bütünlüğü içinde yürütülmelidir.
Öneri – 14-Öğrenci başarısının üzerinde %30 etkili olduğu (%50 doğuştan gelen yetiler, %20 diğer, program, aile, arkadaş çevresi vb.) araştırmalarla ortaya konan öğretmenin yetiştirilmesine ilişkin sistem (öğretmen adaylarının belirlenmesinden, ders araç-gereci vb.) gözden geçirilmeli, öğretmen niteliğini yükseltecek gerekli tedbirler alınmalıdır. Bu bağlamda, öğretmen adaylarının daha ilköğretim kademesinden itibaren belirlenip öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarına yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Öğretmen yetiştiren kurumlarda, öğretmen yeterlikleri esas alınarak eğitim verilmelidir. Zira eğitimin kalitesi hiç bir zaman öğretmenin kalitesini aşamaz. Bir okul, öğretmenleri kadar iyi-kaliteli olabilir, ne fazla ne eksik.
SONUÇ
Sonuç olarak, Milli Eğitim Bakanlığı yukarıda belirtilen çözüm önerilerini dikkate alıp değerlendirerek, diğer kurumlara da örnek olabilecek eğitimde yeni bir çalışma kültürü ve çalışma ilişkileri geliştirmek zorundadır. Bu çalışma kültürü her şeyden önce; eğitim sürecinin girdisi, çıktısı ve hedefi olan insan unsurunu en değerli kaynak olarak ön plana çıkaran, yönetim dahil her türlü faaliyette katılımcılığı, ekip çalışmasını, zamanla birlikte diğer bütün kaynakların (insan, zaman, araç vb.) etkin ve verimli kullanılmasını esas alan, eğitimi sürekli gelişmenin temel ögesi olarak gören ve kurum politikalarına kalite olgusunun yön vermesini benimseyen, süreçlerin sürekli sorgulanarak geliştirildiği bir yönetim anlayışını öngörmektedir. Günümüzde bu çalışma kültürünün burada belirtilen bütün ögelerinin TKY uygulamalarında formüle edilmiş olduğu biliniyor. Bu anlamda kurumların, yönetim biliminin ilke ve verileri ile yönetilmesi demek olan TKY, gerek kamu yönetimi gerekse onun bir alt sekmeni olan eğitim yönetimi için bir fırsattır. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi umut ve dileği ile yeni ME Bakanımıza ve ekibine başarılar diliyoruz.