Dostluk-Duyarlılık-Eleştiri   

DostlukDuyarlılık-Eleştiri    

         Dostluk; az eşi bulunur bir neşe kaynağıdır insan için. Neşenin insandan insana geçtiğine dikkat edilecek olursa bunu anlamak güç değildir. Benimle birlikte olması dostuma bir parça gerçek neşe veriyorsa, onun neşelendiğini görmek beni de neşelendirecektir; böylece her insanın başkasına verdiği neşe tekrar kendisine dönecektir. Aynı zamanda neşenin hazineleri de ortaya çıkacak ve her iki insan da şöyle diyecektir: ““kendi içimde, kullandığım bir mutluluk hazinem varmış meğer.” Neşenin kaynağının kendi içimizde olduğunu kabul ediyorum; kendilerinden ve hiçbir şeyden hoşnut olmayan insanların gülebilmek için birbirlerini gıdıkladıklarını görmekten daha hüzün verici bir şey yoktur. Ama halinden hoşnut olan bir insan, yalnız kalacak olursa, çok geçmeden hoşnutluğunu unutacağını da belirtmek gerekir; bütün neşesi az sonra uykuya dalacaktır; bir çeşit durgunluk, duygusuzluk haline düşecektir. İçimizdeki duyguların dış harekete ihtiyacı vardır. Devletin başında saygı göstermeyi öğrenmem için zalimin biri beni hapsedecek olsa, her gün tek başıma gülmeyi kendime bir sağlık kuralı olarak koyardım; bacaklarıma eksersiz yaptırırcasına neşeme de eksersiz yaptırırdım. İşte bir kucak kuru dal; görünüşte toprak gibi cansız; onları oldukları yerde bırakırsanız, toprağa karışacaklar. Oysa güneşten aldıkları gizli bir sıcaklık var içlerinde. En ufak bir ateşle çarçabuk ateş alacaklar, yanan bir kömür haline gelecekler. Yalnızca kapıyı şöyle bir sarsmak ve içerdeki mahpusu uyandırmak gerek. İnsan kendi dışına çıktığı ölçüde kendi benliğini kazanır; yaşadığını da daha iyi hisseder. Odunun kendi içindeki mahzende çürüyüp gitmesine meydan verme. Duyarlılık; İnsan toplumsal bir varlıktır. Yaşamını sürdürmesi diğer insanlarla mümkündür. Çevresinde olup bitene alakasız bir insan çerçevesinde kopuk ve yalnız bir insandır. Duyguları zamanla kütleşir. Ruh sağlığında bozulmalar meydana gelir. Oysa çevresiyle alakalı, çevrede olup bitene tepki gösteren, ilgilenen insanlar her zaman fark edilenlerdir. İnsanlar çevresinde olup bitenle ilgilenirken aslında kendi ruh sağlıklarıyla ilgilenirler. Eleştiri; Gelişmenin ilk şartlarından biridir. Ortaya konulan her sözün, davranışın, olgunun veya olayın değişik boyutlarını gösterir. Gözden kaçan yanını, daha iyi nasıl olabileceğini, başka bir şey içinde  faydasını, olumlu yanlarını…….vs. gösterir. Eleştiri yaşamımızın her anında olmalıdır. İnsan doğası gereği eleştiriyi pek sevmez. Ama; gelişmiş, kültürlü bir insanı da basit düşünen insandan ayıran en önemli unsur eleştiriyi hoşgörüyle karşılaması ve ders çıkarmasıdır. Eleştiri geliştiricidir fakat doğru zamanda ve doğru sebeplerden yapılırsa. Eleştirinin sadece olumsuz boyutu değil aynı zamanda olumlu boyutu da beraber kullanılmalı ki eleştirilen kişiyi tekrar o konusu üzerinde motive edilebilsin. Yaşam yalnızca bir fırsat değildir; yaşam aynı zamanda acı, gözyaşı ve başarısızlıktır. Yaşamdan istediklerinizi alabilmek için bunları aşmalı ve tüm coşkunuzla amaçlarınız için emek vermelisiniz. Elbette, yaşama evet dediğinizde ve asla düşünmemiş olabileceğiniz amaçlara ulaşmaya karar verdiğinizde risklerle karşılaşırsınız. Elbette yolunuzda hayal kırıklıkları ve engeller vardır. Ama yaşamınız bir yolculuktur, olabileceğiniz en iyi insan olmak istiyorsanız bu yolculuğa çıkabilirsiniz

KAYNAKLAR:

1)Bakırcıoğlu Rasim, Reh. ve Psik. Danışmanlık. Turhan Kitabevi, 1994. 2)Rifenbary Jay, Mazeret Yok. Sistem Yayıncılık. 3)Köknel Özcan, İnsanı Anlamak. Altın Kitaplar Yayınevi. 4)Alain, Mutlu Olma Sanatı. Bilgi Yayınev 5)Shinn George, Motivasyonun Mucizesi. Sistem Yayıncılık.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top