15 TEMMUZ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

15 TEMMUZ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren birçok darbeye ve darbe girişimine şahit olmuştur. Demokrasiye yapılan/yapılmak istenen bu müdahaleler siyasal alanın yanında başta ekonomi olmak üzere pek çok alana yansımıştır. 15 Temmuz 2016 kalkışması ise diğer girişimlerden farklı olarak kahraman Türk halkının direnişi sayesinde bertaraf edilmiştir. Olaylar sonucunda 104’ü darbe yanlısı asker olmak üzere 300’den fazla kişi hayatını kaybetti, 1.491 kişi yaralandı, farklı rütbelerden 8.036 asker gözaltına alındı. Yargı ve sivil siyaset mensupları dâhil olmak üzere, toplam gözaltı sayısı 22 Temmuz tarihi ile birlikte 10 bini buldu.

Askeri darbeler, toplumsal etkilerini orta ve uzun vadelerde göstermekte ve Tarih disiplini yasalarına göre üzerinden belli bir süre geçtiğinde etkileri anlaşılabilmektedir. Türkiye’de toplum ve siyaset merkezli çalışmaların ilgi alanlarından bir tanesi de darbe ve kriz dönemleridir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde birçok kez fiili olarak yönetime el koyma veya muhtıralarla yönetimin değiştiği darbelerle karşılaşmıştır. Emir-komuta zinciri içerisinde gerçekleşen bu eylemler 15 Temmuz 2016’da başka bir içerikle bir kez daha sahnelendi. 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletin gösterdiği direniş, ulusun birlik ve beraberliği uğruna verilen bir bağımsızlık mücadelesidir. Bu darbenin askeri, siyasi ve ekonomik sonuçlarının yanında toplumsal etkileri göz ardı edilmemelidir. Bunlardan biri de darbeye karşı verilen mücadelelinin sosyal ve psikolojik yansımalarıdır.

Darbe girişimi öncesinde halk arasında cemaat, eğitim ve hizmet hareketi olarak bilinen bir örgünün böyle bir kanlı eyleme başvurması insanlarda klasik koşullanmaya neden olarak, önceleri nötr veya pozitif duygular uyandıran cemaat ve din kavramlarının şüphe, korku ve nefret duygularına yol açan kavramlar haline dönüşmesine neden olmuştur.

Her şeyden önce devlet içerisine yıllarca sızmış, kendini gizlemeyi başarmış ve devlet imkânlarından yararlanarak sivil asker gözetmeksizin devletin silah ve teçhizatını kullanmaktan çekinmeyen bu girişimde, yüzlerce kişi hayatını kaybetmiş, binlerce insan yaralanmıştır. Darbe girişimi Türk Halkının, ordusunun ve güvenlik güçlerinin güçlü direnişiyle önlenmiş ve Türkiye büyük bir tehlike atlatmıştır. Darbeler demokratik düzene karşıdır. Sürekli demokrasiyi gündeme getiren bazı Batılı ülkelerin darbeyi kınama ve darbeye karşı çıkma yerine sanki darbenin başarısız olmasından rahatsızlık duyar gibi tavır almaları ise hayret verici olmuştur. Bu husus öncelikle üzerinde durulması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Darbedeki asıl amaç Türkiye’yi güvensiz bir ülke olarak göstermek ve toplumda infial ve huzursuzluk yaratmaktı. Her ne kadar alınan tedbirlerle hafifletilse de bu girişim Türk Ekonomisine önemli oranda darbe vurmuş ve büyümesini geciktirmiştir. Diğer yandan darbe sonucu birçok alanda, özellikle de üç alanda kırılma yaşanmış ve güvensizlik oluşmuştur. Bunlardan birincisi ordunun kendi içinde kırılması ve güvensizlik, ikincisi ordu halk ilişkilerinde güvensizlik ve kırılma, diğeri ise dini kırılmalar ve güvensizliktir. Ülkeyi sosyo-ekonomik olarak etkileyen ve birçok alanda kırılmalar yaratan bu darbe girişiminin iyi analiz edilmesi ve geleceğe yönelik olarak tekrar etmemesi için bu sonuçlardan yararlanılması gerekmektedir.

Bizim milletimiz inançlı ve imanlıdır, bu yüzden baktığınız zaman hemen herşeyi koşulsuz Kabul eden ve yerde bulduğu arapça bir yazıyı gördüğünde ne anlama geldiğini bilmeden sanki Kura-ı kerim den bir paraça imiş gibi kursal görüp öpüp başına koymaktadır. Bunu batılılar önceden görmüş ve ülkemizi yıkmak için din adamı kisvesi altıda ajanlar yetiştirerek islam ülkelerinin başına musallat etmişlerdir. Dün Afganistan’ın yaşadığı bu acı olayların tıpkı benzerini 15 Temmuz 2016 kalkışması olarak bizler yaşadık. Haini – Ajanı – Casusu görüyoruz, tanıyoruz; ama maalesef kimseyi inandıramıyoruz. İslamı bilen ajanlar yetiştirerek Müslümanların kullanma oyunu sadece Türkiye Müslümanları üzerinde oynanan bir oyun değil. Geçmişte Afganistan’da uygulanmış olan Topal Molla Devrimi, bu emperyal oyunlara ilginç örneklerden birisidir.Irakta Kesnizani  Irakın fetösü olarak görülmektedir ve  ırakın bu günkü haline gelmesine sebebiyet vermiştir. Fetö terör örgütü ülkemizden tamamem olarak temizlendimi bilnmez ancak onun yerin doldurmaya hevesli bir çok cemati ülkemizde adeta yarış halind görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini hedef alan, demokrasimize ve milli egemenliğimize darbe vurmaya yönelik bu hareketlerin devleti yönetenler tarafından yakından takip ederek insanlarımızın islam adı altında kandırılarak bu bataklıklara düşmesini önlemek ve gelecekte bir kalkışmanın da önüne geçmiş olacaktır. Allah bu milleti bu gibi afetlerden korusu inşallah.

 

Kan dökmeyi seven bir millet değiliz, ancak söz konusu vatan ise dünyanın şah damarını keseriz.

Şehitler ölmez vatan bölünmez ezan dinmez bayrak inmez…Nokta.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top