ÜLKEMİZDE EĞİTİM 4)
Ülkemizdeki Eğitim-öğretimin önceki ve bu günkü durumu ve gelişmeleri üzerinde durmak istiyorum. 2 Mart 1926’da Kabul edilen, “Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun” bugünkü eğitim hizmetlerinin temelini oluşturur. Cumhuriyetle beraber eğitim anlayışı bilimin diğer alanlarında olduğu gibi sistemler dünya görüşüne bağlı olarak algılanmaktadır. Sistemler dünya görüşü ile eğitime bakmamızda bize olguları anlamamızda donuk bir izlenimden daha çok dinamik ve sorgusal yaklaşım sağlaması yatmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununa dayanan; Milli Eğitim Bakanlığı ve bünyesindeki kamu tüzel üst sistemlerce yönetilen bir sistemdir. Amaç: Okullarda okuyan Türk vatandaşlarının sistemin ilkeleri doğrultusunda bir vatandaş olabilmesini sağlamaktır. 2012’de zorunlu eğitim sekiz yıldan 12 yıla çıkarılmıştır. Zorunlu eğitim, dört yıl ilkokul, dört yıl ortaokul ve dört yıl da lise olarak düzenlenmiştir. Dünyada zorunlu eğitim, ülkelere göre genel olarak 4-15 yıl arasında sürmekte ve 3-18 yaş dönemlerini kapsamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti‘nde kadın ve erkek her vatandaş için 12 yıllık eğitim mecburidir. Bu eğitim sisteminde eğitimini tamamlayan her öğrenciye “Ortaöğretim Diploması“ verilir. Türkiye’de özel okullar ilk olarak 1856 Islahat Fermanı ile azınlıklar ve cemaatlerin okul açmaya ve geliştirmeye izinli sayılması ile başlamaktadır. Azınlıkların Okul açabilme hakkı 28 Şubat 1856 tarihinde yabancı devletlerin baskısı sonucu ilan edilen Islahat Fermanı ile gayrimüslimlere daha fazla hak ve hürriyet sağlanmış böylece okul açma faaliyetleri de hız kazanmıştır. Azınlık okulları (cemaat mektepleri, ekalliyet mektepleri), Osmanlı Devleti’nin idaresi altında yaşayan; aralarında dil, din, ırk farkı bulunan, özel anlaşmalarla verilen haklardan yararlanan başta Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler olmak üzere bazı grupların açtığı okullardır. Tarih Vakfı’nın Ekim 2011-Mayıs 2013 arasında Global Dialogue mali desteğiyle yürüttüğü “Geçmişten Günümüze Azınlık Okulları: Sorunlar ve Çözümler” raporunda, 1894’te Osmanlı Devleti bünyesinde 6 bin 437 gayrimüslim okulu bulunduğu, 2013-2014 eğitim öğretim yılında 23 azınlık okulunun öğretime devam ettiği belirtildi. Türkiye de Bugün 16 Ermeni, altı Rum, bir Musevi ve bir de Süryani okulu olmak üzere sadece 24 azınlık okulu bulunuyor. Bu okulların 23’ü İstanbul’da. Biri ise Gökçeada’da 2013 yılında eğitime başlayan Rum okulu. Ilk Özel okullar 1961 Anayasası’nın öngördüğü kanun, “625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu” adı altında 8 Haziran 1965’te çıkarılmıştır. Daha önceden açılan özel yüksek okullar, kapatılmalarına kadar bu kanun çerçevesinde hareket etmişlerdir. Gerçek veya tüzel kişilere ait, ücret karşılığı eğitim hizmeti sunan, giderleri gerçek kişilerden alınan ücretler ile vakıf, dernek gibi kurumlar tarafından bağış yolu ile karşılanan okullar ise özel okullar olarak kabul edilir (Uygun, 2003: 109). Özel ve resmî okullar arasındaki tek farklılık giderleri değildir, aralarında müfredat, personelinin özlük hakları gibi pek çok konuda farklılıklar bulunmaktadır. Ayrıca özel okulların kimler tarafından kurulacağı, özel okul personelinin özlük haklarının nasıl düzenleneceği, eğitim müfredatının nasıl olacağı ile ilgili düzenlemeler ve kurallar ülkeden ülkeye farklılık da gösterebilir. Özel okullar, devletin gözetimi ve denetimi altında belirli bir ücret karşılığında faaliyet gösteren, yerli veya yabancı gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılan eğitim kurumlarıdır. Bugün, özel öğretim kurumlarının nasıl ve kimler tarafından kurulacağı, yönetimi, denetimi, faaliyet alanları ve personel çalıştırmalarına yönelik kurallar, 2007 tarihli 5580 sayılı Özel Öğretim Kanunu’na göre belirlenmektedir.