MÜFETTİŞ-DENETİM

MÜFETTİŞ-DENETİM

İstanbul’daki özel hastanelerde  ortaya çıkan yeni doğan bebek ölümleri skandalından sonra devletin eli kolu olan müfettişler ve denetim konusu yine gündeme geldi. Müfettiş kimdir     sorusuna genel olarak kamu veya özel kuruluşlarda çalışanları denetleyen meslek grubu çalışanıdır cevabı verilebilir. Özel eğitim görmüş, denetim yapma ve rapor düzenlemekle görevli kişilerdir. Müfettiş, bağlı olunan kurumun işleyişini inceler ve denetler. Gerekli görürse çalışanlarla veya müdürlerle ilgili soruşturma başlatabilir. Müfettiş nedir sorusuna, tüm bu kurumlardaki işleyişi denetlemede ve yön vermede görevli olan kişidir cevabı verilebilir. Biz de 12 yıl denetlenen öğretmen, 28 yıl denetleyen müfettiş olarak konu gündeme gelmişken müfettiş ve denetim konusuna  değinelim ve  halkımızı bir nebze  olsun bu konuda aydınlatmalım diye düşündük. Devletin hukukla düzenleme, kararla yönlendirme, müfettişler ve idarecilerle  denetleme yetki ve görevleri vardır.  Bu haliyle devlet/hükumet ülkesindeki her şeyin olmasından, olmamasından veya yanlış olmasından vatandaşa karşı sorumludur.  Tecrübe ile belirtelim ki, insanla olan her işte ve her yerde görev hataları ve aksamalar kaçınılmazdır.  Önemli olan hataların ve aksamların  hiç olmaması değil, bir idari sorumlulukta bunların yoğunluğu ve sebepleridir. Halkın konuyu esas bu açıdan değerlendirmesi gerekir. Konu sadece teftiş ve denetim boyutundan değerlendirilecek  olursa. Sanmayın ki teftiş ve denetimi yapan  müfettişler amaca yönelik olarak, hiç aksama olmadan  tam olarak görev yaparlar. Onların bir kısmı da insan olarak, maddiyata düşkünlük, riskten çekinme, siyasi tarafgirlik gibi çeşitli zaaflara sahiptir. Müfettişlere görev sürecinde en büyük ve yoğun görev engeli siyasi iraden gelir. Siyasi irade her türlü denetim yetkisinin kendi lehinde olmasını ister. Normal rutin işler  dışındaki bazı işlerde kapatmak istediği sorunları kapatmak, suçu olmayan görevlileri suçlu göstermek gibi hukuk dışı yollara tevessül eder. Bu amaçla müfettişlere baskı yapar, görev vermede uygun müfettiş seçer, müfettişin elindeki işi geri alır, beğenmediği raporu işleme koymaz, yeni bir rapor düzenletir. Siyasi irade zaten idari kadroları partizan elemanlarla doldurup en büyük devlet gücünü ele geçirmek ister. Müfettişler arasında yetki ve gücü kendine yakın olanlara verir. Veya müfettiş alım sınavlarında kendine yakın elemanları seçer. 1994 yılında başlayan 28 yıllık süreci değerlendirdiğimde; 2002 döneminden önceki 8 yıl sürecinde Milli Egitim Bakanlığında  müfettişligin sistemdeki yetki ve gücü daha yüksekti. Görev kaynaklı hatalar ve aksamalar daha azdı, rutin düzeyinde idi. Hatırlayanlar bilir, 2002 döneminin başlangıcında,  önce bütün bakanlıklardan Müfettişligin kaldırılacağı yönünde söylemler duyduk. Zamanın milli eğitim bakanı bir öğretmenler toplantısında “Sizi müfettiş zulmünden kurtaracağız ” demişti.  Böyle başlayan 2002 döneminde Müfettişligin devlet sistemindeki yeri ve gücü devamlı törpülendi. Sayıları azaltıldı. Önce  bakanlık müfetişligi “Teftişte birlik” aldatmacasıyla kaldırıldırıldı. Onların özlük hakları korunarak il müfettişligiyle birleştirildi. Bu uygulamada aynı görevi yapan müfettişler arasında yüzde elliye varan ücret farkı adaletsizliği ortaya çıktı.  Daha sonra bakanlık müfettişliği tekrar ihdas edilerek il müfettişleri arasından kendilerine  yakın  olanlardan göstermelik sınavla bakanlık müfettişleri seçildi. Hukuka aykırı bu uygulamalar danıştay tarafından iptal edildiği halde, mahkeme kararları yok sayılarak uygulamaya devam edildi. Bu arada esas öncelikli görevi, tecrübeli bir eğitimci olarak   eğitim öğretim hizmetlerinde öğretmenlere rehberlik yapmak olan müfettişligin bu görev ve yetkileri ellerinden alınarak müfettişlik inceleme soruşturmacılığa indirgendi.  Son  yıllarda ise okul müdürleri ve il idarecileri tarafından bakanlığa müfettişlerin rehberliği olmadığında  eğitim öğretim hizmetlerinin kaliteli olarak yürütülemedigi, kalitenin düştüğü yönündeki tespitlerini bildirilmesi üzerine eğitim öğretimde  müfettişlerin yetkileri geri ihdas edildi.  Ama aradan geçen sürede bozulan sistem tekrar yerine oturmadı. Zaten yeterli müfettiş sayısı da oluşturulmadı.  Ayrıca 22 yıllık dönem de ilk adı İlköğretim Müfettişligi olan mesleğin kimliği ve adı,  Eğitim müfettişligi, Egitim denetmeni,  Maarif müfettişligi, tekrar Eğitim müfettişligi olarak dört defa değiştirildi. Bütün bu olanlardan sonra 2002 ve daha sonraki dönemlerde Milli Eğitimdeki görev aksamaları,  personel problemleri, eğitim  sorunları daha çok ve yoğun olarak arttı. Özel sektör bir fabrika açığında ve bir iş yeri açtığında mutlaka bir denetim birimi oluşturmaktadır. Bunun amacı çalışmada aksayan yönlerin belirlenmesi ve daha, düzgün, kaliteli işlerin yerine getirilmesi sağlamaktır. Ülkemizde kurum ve kuruluşlarda işlerin daha iyi yürümesi, insanlarımızın mutlu ve umutlu olabilmesi  için hükümetlerin denetim konusuna daha fazla önem vermeleri gerekmektedir. ” Saye sarıl hikmete Ram ol yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol” Deyivermiş Mehmet Akif.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top