EĞİTİMİN ENGELLERİ (II)
Çocuklarımızın Eğitiminde önlerindeki engelleri kaldırmak ve yenileşmeyi gerçekleştirebilmek için, okul öncesi eğitimden yükseköğretime, kadar ülkenin ihtiyaçları da göz önüne alınarak çözüm üretmek mecburiyetindeyiz. Çocuklar çok dikkatli gözlem yapar ve özellikle hayatlarında önemli olan rol modellerden etkilenir. Anne-babaların öğrenme yaşantısındaki modeller çocuklarını da etkiliyor. Bu nedenle hep beraber öğrenmeye devam eden bir aile modeliyle onları motive etmek gerekir. Her toplumun geleceği çocuklardır. Çocuğun erdemli bir insan olarak toplumda yerini alması, en az iyi bir öğrenimden geçip başarılı olması kadar önemsenir. Erdemler hemen her toplumda ulaşılmaya çalışılan yüce değerler olarak bilinir. Doğruluk, büyüklere saygı, görgü kurallarına uyma, küçüklere ve güçsüzlere yardım, hak gözetme, her yerde ve her çağda aranan nitelikler olmuştur. Toplumsal yaşamın düzenli gitmesi için yasalara uymak yetmez. Ortak değerlerin, birleştirici gücüne de gereksinim vardır. Başka bir deyişle, insancıl değerler olmadan toplum çarkı dönmez (Yörükoğlu, 2003, 221).739 sayılı Milli eğitim Temel Kanununda Türk Milli eğitiminin genel amaçları. 1-Her Türk çocuğuna iyi bir vatandaş olmak için gerekli temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlıkları kazandırmak; onu milli ahlak anlayışına uygun olarak yetiştirmek; 2- Her Türk çocuğunu ilgi, istidat ve kabiliyetleri yönünden yetiştirerek hayata ve üst öğrenime hazırlamaktır. Yöneltme ilköğretimde başlar; yanılmaları önlemek ve muhtemel gelişmelere göre yeniden yöneltmeyi sağlamak için ortaöğretimde de devam eder. Milli Eğitim Temel Yasası’na göre, temel eğitim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır. Eğitim kurumları, dil, ırk, cinsiyet ve din ayrımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz (m.4). Eğitimde herkese fırsat ve imkân eşitliği sağlanır. MADDE 5. — Millî eğitim hizmeti, Türk vatandaşlarının istek ve kabiliyetleri ile Türk toplumunun ihtiyaçlarına göre düzenlenir. /// – Yöneltme: MADDE 6. — Fertler, eğitimleri süresince, ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek yetiştirilirler. Oysa Adrese dayalı okullaşma da ise, özellikle şehirlerin kenar mahallerinde yoksul kesimlerin yer aldığı ve bu kesimlerde nüfusun daha kalabalık ve genç olmaları buralardaki okulların sınıflarının daha kalabalık olmasına neden olmakta bazen sınıflarda oturacak yer dahi bulunmamaktadır. Bu durum fırsat eşitliğine aykırı bir durumdur. Ailelerin çocuklarını bulundukları illerde istedikleri okullarda okutmak haklarıdır. O zaman bütün okulların kenar veya merkez fark etmeksizin fiziki ve personel açısından aynı standarda kavuşturmak gerekmektedir. Sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik gelişimin sağlanması için sağlıklı bir eğitim sisteminin oluşturulması oldukça önemlidir. Eğitim sisteminin başarısı açısından ise okulların işleyişi önem kazanmaktadır (Demirtaş ve Özer, 2014). Okulların varlığını koruması, sürdürmesi, başarıya ulaşması etkili ve yeterli düzeyde etkin olmalarına bağlıdır (Aydın, 2007). Türkiye’de öğrenciler, Lise ve üniversitede öğrenim görme fırsatını zorlu bir yarış sonunda elde etmektedir. Lise ve Üniversiteye girişin önündeki seçme ve eleme süreci, ekonomik, toplumsal, psikolojik pek çok olumsuz etki yaratmakta, yüz binlerce öğrencinin yaşamını neredeyse karartmaktadır. Bu arada üniversite öğrencilerinin en önemli gördükleri sorunların başında sırasıyla; “ekonomik sorunlar ve temel gereksinimleri Üniversite Öğrencilerinin Öğrenimlerini Sürdürmelerinin Önündeki Engeller karşılayamama”, “öğretim programlarıyla ilgili sorunlar” ve “öğretim elemanlarıyla ilgili sorunlar” gelmektedir. Bu sorunları “çevreye uyum sorunu”, “sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinliklerin yetersizliği”, “gelecek kaygısı”, “kişisel ve ailevi sorunlar”, “doyumsuzluk”, “fiziksel koşulların yetersizliği”, “demokratik olmayan ortam”, “amaçsızlık”, “entelektüel olmama”, “yönetimsel sorunlar”, “politikayla ilgilenme(me)”, “manevi boşluk” ve “özgüven eksikliği” izlemektedir (Şahin, Şahin-Fırat, Zoraloğlu ve Açıkgöz, 2009). Bununla birlikte, üniversite öğrencileri, bazı kesimlerce potansiyel suçlu olarak da görülmektedir. Bu kesimlere göre üniversiteler anarşi yuvası, öğrenciler de anarşisttir. Bu nedenle öğrencilerin her davranışı denetlenmelidir. Özellikle taşra üniversitelerinde okuyan kız öğrenciler sokakta yürürken çeşitli sataşmalara maruz kalmakta, hava karardıktan sonra sokakta dolaşamamaktadırlar. Bu arada Önemli olan çocuğun okulda mutlu olması. Aldığı bilgiler ileride ona lazım olacak, onu hayata hazırlayacak. Hayatta karşılaştığı engeli, “Okulda bu şekilde çözmüştüm” diyerek aşabilecek bir seviyeye getirilmesi gereklidir. Eğitim öğretim hakkı Anayasanın MADDE 42. — Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Eğitim ve öğretim, Devletin başta gelen ödevlerin dendir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Eğitimin genel amacı, yetişmekte olan çocukların ve gençlerin, topluma sağlıklı ve verimli bir biçimde uyum sağlamalarına yardım etmektir. Bu uyumun gerçekleştirilebilmesi için, bireylerin ilgi ve yetenekleri, eğitim yoluyla son sınırına kadar geliştirilir ve davranışları eğitimin amaçları doğrultusunda değiştirilir. Oysa ülkemizde öğretmen yetiştirme konusunda daimi bir sistem olmayıp sürekli değişikliklere maruz kalmıştır. Son olarak 30 Mart 2012 tarihinde kabul edilen 4+4+4 sistemi olarak ta adlandırılan “6287 sayılı İlköğretim ve Eğitimi Yasası” ile yeni eğitim sisteminde ortaöğretim 12 yıl zorunlu eğitim kapsamına alınmıştır. Okulların temel amacı, toplumdaki bireyleri yetiştirerek, onları topluma yararlı bir hale getirmektir. Bu anlamda okulların, toplumsal, siyasal, ekonomik ve bireyi geliştirmek olmak üzere dört temel işlevi olduğu söylenebilir. Bu işlevler evrenseldir. Her vatandaşın temel eğitim görmesi Milli eğitimin temel ilkesiyle ilgilidir bu ilke ise Genellik ve Eşitlik: Her yurttaş, hiçbir ayırım gözetilmeksizin öğrenim ve eğitim hakkına sahiptir. O halde hükümetlere düşen görev ülkemizdeki her ferdin eşit bir biçimde eğitim-öğretim hakkından yaralanmasının önünü açmaktır.
“Güneşten faydalanmak istiyorsan gölgeden çık”
Kaynak: 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu