EĞİTİMİN ENGELLERİ (I)
Çocuklarımızın Eğitiminde önlerindeki engelleri kaldırmak ve yenileşmeyi gerçekleştirebilmek için, okul öncesi eğitimden yükseköğretime, kadar ülkenin ihtiyaçları da göz önüne alınarak çözüm üretmek mecburiyetindeyiz. Adrese dayalı okullaşma bazen dezavantaj olabilmekte, özellikle şehirlerin kenar mahallerinde yoksul kesimlerin yer aldığı ve bu kesimlerde nüfusun daha kalabalık ve genç olmaları buralardaki okulların sınıflarının daha kalabalık olmasına neden olmakta bazen sınıflarda oturacak yer dahi bulunmamaktadır. Buna karşın merkezlerde ki okullarda bu oran oldukça düşük olduğundan bu bölgelerde oturan öğrencileri kenar mahalle okullarındaki öğrencilere karşın daha şansblı durumdadırlar. Milli Eğitim sistemi genel olarak sınav ağırlıklı olduğundan nerde ise ana okulundan yüksek okula kadar öğrencilerin tüm zamanları sınava odaklı olarak geçmekte bu durum öğrencilerin çocukluklarını yaşamlarını olumsuz olarak etkilemekte ve ileriki hayatlarında da bu durumdan etkilenmeketirler. İşgörenlerin hizmet içi eğitiminden, toplumun her kesimini ilgilendiren yaşam boyu eğitime kadar yeniden yapılandırılma çalışmaları yapılmalıdır. Bu yapılandırmada, eğitimin felsefi, ekonomik ve toplumsal temelleri üzerinde önemle durulmalıdır. Gençlerin, yaşları itibari ile kaygı, endişe vb olumsuz duygulardan uzak ya da bu duygulardan en az etkilenebilecek kesim oldukları düşünülür. Oysa geleceğe karamsarlıkla bakmalarına ve ileride yaşam standartlarını etkileyebilecek kadar yanlış kararlar vermelerine neden olabilecek birçok duygu ile mücadele etmektedirler. Liseler giriş sınavları nerde ise sanki ünüversiteye giriş sınavları gibi olmaya başlamış, burdada öğrenciler sınavın sonucuna göre okul tercih etmek durumuna düşürülmüştür. Oysa öğrencilerin istek ve yetenekleri gözönüne alınarak sınavsız olarak çocukların yönlendirilmesi ve velilerinde bu yönde eğitilmesi geleceğimiz açısandan çok önemli olduğu üzerinde durulması gerekmektedir. Eğitim sestemi ise çocukların okula erişmesini engelleyen çeşitli bariyerleri ortaya koymuştur. Söz konusu güçlüklerden kimisi okulların aşırı kalabalık olması ve ebeveynlerin çocuklarını okula kaydettirirken karşılaştıkları güçlükler (okula nasıl kaydolacağı ve gerekli belgelere nasıl erişileceği konusunda bilgi eksikliği olması vb.) gibi sisteme ilişkin iken diğerleri ise ebeveynlerin çocukların okulda zorbalığa uğrayacağı korkusundan kaynaklanmaktadır (yalnızca okulda değil, aynı zamanda çocuk okula gidip gelirken de). Bunun yanı sıra, okula devam etmenin önündeki bir diğer engel de ailelerin geçim kaynaklarına erişim ile yaşadıkları sıkıntılar ve düşük ekonomik durumlarına ilişkin endişelerdir. Ebeveynlerin geçim kaygıları ve ekonomik koşullarının zayıflığı dikkate alındığında, ebeveynlerin çocuklarını okula göndermeye teşvik edebilecek en önemli etmenlerden birisi örgün eğitim kapsamında mesleki eğitimin sağlanmasıdır. çocukların okula gidiş gelişlerinde ücretsiz ulaşım sağlanması, okulda çocuklara ücretsiz beslenme sağlanması gibi destekler de okula kaydolmayı destekleyen bir ortam yaratmanın yolları olarak değerlendirilebilir. Ayrıca öğrencilerde girişimcilik, problem çözme, takım çalışması, rakamları yorumlama, gelişmeleri takip etme, yeni teknik ve bilgilere erişim yöntemlerini kullanma, hem teknik hem de yönetimsel konularda en iyi uygulama örneklerini özümseyecek eğitim ortamları oluşturularak yenileşmeler sağlanmalıdır. Bedensel ve ruhsal olarak sağlık çok önemli. Çocuğun öğrenebilmesi için önce tüm fiziksel gereksinimlerinin karşılanması gerekiyor. Açlık, susuzluk, soğuk, yoksulluğun olduğu veya hastalıklı bir ortamda eğitim olmaz. Zorunlu eğitim her şartta yapılsa bile, sağlıklı öğrenme gerçekleşmiş olmuyor. Yetişkinlerin sorumluluğu çocukların kendi hızlarında, kendi yollarında ve doğal olarak yatkın oldukları yöntemlerle ilerlemelerine rehberlik etmek. Günümüzde çocuklar, akranlarıyla çok sık karşılaştırılıyor ve rekabete sürükleniyor. Bu kaygılar da onların öğrenmelerini engelliyor. Eğitim kurumlarının, çocuklar için ilgi çekici birer öğrenme merkezine dönüşmesi gerekiyor. Çocukları heyecanlandıracak şeyleri bulmak ve bunu bir öğrenme fırsatına dönüştürmek önemli. Bu nedenle çocukların öğrenme ortamında tekdüzelikten çok, çeşitliliğe ihtiyaçları var. Tek bir yöntemle aynı anda tüm çocukların ilgisini çekebileceğine inanmak, hayal kırıklığına uğratabilir. Bazı yetişkinler, çocuklarının ilgilerini ve ihtiyaçlarını görmezden gelerek yüksek beklentilere giriyor. Çocuklar ailelerini memnun etme baskısı altında kendilerini güvende hissetmediğinden öğrenmeye de hazır olmuyor.